Dugin'in Suriye'ye son saldırı analizi

Rus Avrasyacıların lider ismi olarak Türk Avrasyacıların önceden bildiği bir isim. Diğerlerinin ise 15 Temmuz 2016 FETÖ’cü (Atlantikçi-ABD) darbe girişiminden sonra tanıdığı stratejist-yazar ve filozof.

Putin’in güvendiği kişilerden.

Zaman zaman danışmanlığını ya da özel temsilciliğini yaptı.

Dugin hakkında kimileri “Putin’in baş stratejisti -hatta beyni-”, kimileri “Rus dış politikasının mimarı” diyor. Foreign Policy Dergisi’ne göre ise Putin ve Erdoğan’ı birbirine bağlayan adam...

Sevmeyenleri arasında Çarlık Rusyası’ndaki Rasputin’e benzeten de var.

14 Temmuz 2016’da Ankara’daydı.

Devlet ve hükümet yetkilileriyle görüştü.

Amerika’nın TSK’daki FETÖ’cüler eliyle bir darbe hazırlığında olduğunu haber verdi.

Dugin, ABD önderliğindeki ABD-İngiltere-Fransa üçlüsünün Suriye saldırısı hakkında kendi sitesi olan Geopolitica.ru’da bir analiz kaleme aldı.

Aşağıdaki ifadeler tamamen kendisine ait:

İLK VURUŞ, HASAR TESPİTİ

"Saldırı genel çerçevede değerlendirildiğinde sembolikti. Anlaşılan savaş yanlısı Bolton değil, itidal yanlısı Mattis kazandı. Bolton Rusya ve İran güçlerinin hedef alınmasından yanaydı. İsrail de öyle. Zaten tüm fiştekçiliği yapan da İsrail’di. Telaviv saldırının sonuçsuzluğundan duyduğu hayal kırıklığını saklamadı. İsrail basını ABD’nin Suriye’ye en ufak bir zarar bile veremediğini açıkça yazdı.

TRUMP KAYIPTA

Reklamdan sonra devam ediyor

Yarım ağızla yapılan iş kimseyi mutlu etmedi. Trump, hem dostları hem de düşmanları nezdinde sürekli güven kaybediyor. Saldırıdan çok umutlu olan Siyonist ve Evanjelistleri mutlu edemedi. Karşıtlarını da kızdırdı. Washington’da kuşkusuz bir kaos, belirsizlik ve zayıflık hakim. Trump’ın konumu giderek zayıflıyor ve bu eğilim sürecek gibi görünüyor. Waşington’da kontrolü tamamen kaybedip bir savaşa ‘evet’ diyebilir. ‘Palyaço’nun sefaleti çok tehlikeli olabilir.

RUSYA, İSRAİL İLE BAĞINI KOPARDI

Saldırılar Rusya ve İsrail arasındaki ilişkileri bitiriyor. Saldırıları başından beri fiştekleyen Telaviv’in Bolton üzerindeki umutları suya düştü. İran ve Hizbullah hedef alınmadı. Riskli bir oyun oynadı İsrail ve kaybetti, şimdi bedelini nicelik ve niteliksel olarak ödeyecek. Moskova’daki Putin’e sadık ve yakın İsrail lobisi onu içeride destekleyip, dışarıda İran ile ilişkilerine kesmeye çalışıyordu. Artık o lobi faal olamayacak. Rusya, İsrail’in düşmanları ile ilişkilerini güçlendirecek. En önemlisi de İsrail, ABD ve Batı kampında Rusya’ya düşmanlığın öncülüğünü ve kışkırtıcılığını yaparken far ışığına yakalandı. Bu dikkatle not edilmiştir.

ERDOĞAN YİNE YALPALADI

Avrasya - Ortadoğu koalisyonu, Moskova-Tahran-Ankara üçlüsü Türkiye’deki en önemli ortağını kaybetti. Dışişleri Bakanlığı saldırıyı alkışladı. Erdoğan’ı hedef alan 15 Temmuz darbe girişimine ilham veren Davutoğlu ve Gül’e yakın medya, Rusya karşıtı propaganda kampanyası başlattı. Erdoğan yine tereddüt etti. Esad’ın devrilmesini talep etmeye başladı.

Herşeye rağmen Moskova ümidini tamamen kaybetmedi. Putin ilişkilerin yeniden Avrasya eksenine girmesi için bir diplomatik çaba içinde. Ancak her halükarda Erdoğan’ın Atlantik kanadına doğru attığı geri adım, kendisine karşı yeni bir darbe tehlikesini arttırıyor. Eğer yalpalarsa, onu düşürürler. Atlantikçiler ona kesinlikle güvenmiyor. Rusya ile flörtünü affetmeyeceklerdir. Erdoğan tüm tarafların güvenini kaybetti. Rusya, Türkiye’nin Afrin’e girmesine izin vermişti, Ankara’nın bu son tavrı, aynı Rus jetinin düşürülmesi gibi büyük bir nankörlük örneği. Neticede Türkiye, hem Avrasya, hem Atlantik cephesinde büyük bir güven kaybına uğradı.

Bu arada Mısır, tarafsız noktada duruyor, Sünni dünyasında “sallanan” Erdoğan’ın yerine talip olma iddiası güçlendi.

ÇİN KAZANÇLI ÇIKTI

Çin, herhangi bir savaş ya da saldırı riski almadan, ABD’ye karşı kârlı bir konuma geçti. Çünkü Rusya ve İran’ın sert tutumu, Çin’in her hangi bir kayba uğramadan ABD karşısında avantajlı noktada olmasını sağlıyor. Bundan sonra Çin’in Rusya ile dayanışmasını artırmasını bekleyebiliriz. Özellikle ekonomik alanda, doları tasfiye edecek yeni ekonomik girişimlerde bulunabilirler. Çin ve Rusya dolar bölgesinden çıkabilirler. Öte yandan ABD’nin ana hedefi Çin de her an savaş riski içinde bulunuyor bunu da hatırlatalım. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Suriye’ye saldırıyı güçlü bir şekilde kınaması, küresel alanda Rusya-Çin ve İran bloklaşmasını güçlendirecektir. Çin, ABD’ye karşı daha sert bir tutum alacaktır.

LÜBNAN HASARSIZ VE SAVAŞA HAZIR

Lübnan, Suriye’nin ortağı olarak saldırıların muhatabı olmadı ve İsrail ile yakın zamanda çıkabilecek bir savaşta daha güçlü ve hazır olarak pozisyon alıyor.

İRAN İLE İTTİFAK GÜÇLENDİ

İran’ın Rusya ve Çin ile ittifakı daha da güçlendi. Eğer Suriye’ye saldırıların devamı gelmezse, Tahran kendini daha güvende ve güçlü hissedecektir.

RUSYA SEFERBERLİK DURUMUNDA

Rusya doğrudan yanıt vermeyi erteledi ama tüm gerekli sonuçları çıkardı. Suriye’nin füze savunma sisteminin etkili olduğu denendi ve doğrulandı. Rusya S-300’leri müttefiklerine vermeyi sürdürebilir. Rusya bu saldırıyı unutmayacaktır ve Suriye’nin doğusundaki Amerikan askerleri eskisinden daha az güvende olacaktır.

Rusya’nın Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki harekatlarına karşı tutumu da değişecektir. Genel olarak söylersek, Ankara-Moskova ilişkileri, Rus jetinin düşürüldüğü döneme benzemeye başladı. Son tavrıyla Erdoğan, Avrasya cephesindeki kazanımlarının tümünü yok etti. Putin durumu düzeltmeye çalışacaktır ama işler zorlaştı. Erdoğan bir kez daha Atlantikçi bir tavır aldı ve bunun sonuçları için çok beklemesi gerekmeyecek.

Putin tüm ülkede ve orduda fiilen ve resmen seferberlik durumuna geçti. Bu noktada yönetimde önemli değişiklikler beklenebilir. 7 Mayıs Zafer Günü (SSCB’nin 2. Dünya Savaşı’nda Almanya’yı yendiği zafer günü) öncesi bu değişimin olması mümkün. Sonuç: eğer bu saldırı bir üçüncü dünya savaşına dönüşmez ise bu, çok kutuplu dünya adına yani Rusya, Çin ve İran adına bir zafer demektir.”